-
1 temel duruş
sport Grundstellung f -
2 temel duruş
спорт.основна́я сто́йка -
3 temel
temel Fundament n, Grundlage f; Grund m; (Brücken)Pfeiler m/pl; Stütze f; Haupt-; grundlegend (z.B. Gedanke);-in temel(ini) atmak den Grundstein legen zu;temel cümle GR Hauptsatz m;temel duruş Turnen: Grundstellung f;-e temel kakmak sich klammern (an einen Ort); sesshaft werden in D;temel taşı Grundstein m;temel tutmak Wurzeln schlagen, sich festsetzen;temel(in)den von Grund auf -
4 temel
"1. foundation. 2. basis; basic principle; ground, groundwork. 3. origin. 4. basic, fundamental. 5. principal, chief, main, most important. -inden 1. (solving a problem) by eliminating its causes. 2. at bottom, fundamentally. - atmak 1. to lay the foundation. 2. /a/ to get established in (a job, a place). - cümle gram. main clause (in a sentence). - çivisi barge spike, boat spike. - duruş starting position of a gymnastic exercise. - kakmak /a/ to settle down in (a place) for good. - kemiği anat. sphenoid, sphenoid bone. - taşı foundation stone; cornerstone. - tutmak to become firmly fixed or established. - tümce gram. main clause (in a sentence)." -
5 Grundhaltung
temel duruş -
6 Grundstellung
sport temel duruş
См. также в других словарях:
temel duruş — is., sp. Bir jimnastik alıştırmasına başlamak için vücudun dayanak yüzeyine göre aldığı, değişen ilk durum … Çağatay Osmanlı Sözlük
temel — is., Rum. 1) Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor. H. E. Adıvar 2) Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur 3) sf., mec. En önemli, belli başlı, ana,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duruş — is. Durma işi veya biçimi Ayol, bu kaçıncı duruş? R. N. Güntekin Birleşik Sözler esas duruş rahat duruş temel duruş hazır ol duruşu ihtiram duruşu mum duruşu … Çağatay Osmanlı Sözlük
Список праиндоевропейских корней — Для улучшения этой статьи желательно?: Найти и оформить в виде сносок ссылки на авторитетные источники, подтверждающие написанное … Википедия
esas — is., Ar. esās 1) Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel 2) Bir iş veya sözde doğru biçim Bu işin esası böyle değil. 3) sf. Ana, temel olarak alınan, başlıca, asal, esasi Esas düşünce. Esas görev. Birleşik Sözler esas duruş esas vaziyet Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük